25 Eylül 2013 Çarşamba

İnsanı Aşan Kan / Mustafa Celep

İnsanı Aşan Kan
Mustafa Celep
2012

İnsanı Aşan Kan'ı Okumak İçin 9 Geçerli Sebep:

1) Kitabın adının çağrıştırdığı güçlü imge, günümüz dünyasında yaşanan acı olayları ilginç bir şekilde yansıttığı için...

2) Şiirde hep sözü edilen, ama asla yeterince kullanılmayan "konuşma dilinin olanakları"nı bünyesinde yetkin bir şekilde barındırması nedeniyle...

3) Şiire kavuşan uzun patikaların sonunda, sadece lirizmin aşınmış kalıplarına ulaşılmaması gerektiğini vurgulayan derin yapısı sebebiyle...

4) "Sonrakilerin Masalı"nı dinledikten sonra, "Ka Harfinin Şöleninde" esriyip, "Ben Aşktan Yana Keskin Bir Hançerim" diye çığlık atarak, "Bir Moğol Gürültüsü"nde kaybolmak için...

5) Kefen ve reklam panosu arasındaki derin uçurumda ihtiyaç duyduğumuz sarsıntıyı belki yaşarız diye... (sayfa: 9)

6) Kitaptaki kimi şiirlerde uzun dizelerin kullanımındaki başarı sayesinde, senfonik bir ses görkemi duyurması nedeniyle...

7) Kitabın ilk bakışta belki fazlasıyla sade algılanan, fakat sarsıcı olduğu kuşkusuz, kapağı hatırına... 

8) "Bu amaçsız kalabalık bu soluk ve yorgun olanlar
     Nereye gidiyordu?" 
(sayfa: 24) sorusunun yanıtını, sessiz bir karanlıkta uzun uzun düşünebilmek amacıyla...    

9) Sakince oturduğunuz odada "bomba sesleri" duymak için belki de... (sayfa: 18)

Bilemem... Okuyun ve buna siz karar verin...

13 Eylül 2013 Cuma

Nefes Kuşu / Rengin Özesmi

Nefes Kuşu
Rengin Özesmi
2013

Rengin Özesmi'nin "Nefes Kuşu" adlı kitabını okuduğumda, ilk aklıma gelen şey, gerçek hayatta yaşanmış nostaljik ögelerin bir sanat eseri olan şiirde ne oranda yer alması gerektiği sorunsalı üzerine düşüncelerdi. Bu yüzden de "Nefes Kuşu"nun hareket noktasının edebiyatın dehlizindeki başka güçlü yapıtlardan öte, bizzat şairin hayatının kendisindeki yaşanmışlıklardır diye düşünmeden edemedim doğrusu. Karmaşık bir dokuya büründürülmüş metaforik imgelerin bile bazılarında hareket eden somut dünyanın güçlü yansımaları duyumsanıyordu. Bu algımda, yapıtta ağırlıklı olarak görülen kısa dizelerin keskin vuruculuğunun payını da yadsıyamam. Sayın Özesmi'nin yazdığı kitabında, günümüz şiirinde pek yüz verilmeyen örtük anlatımcı kıvamdaki şiirlerin üzerine ciddi oranda daha titiz çalıştığını söyleyebiliriz. Yalnız, ürünler arasında bütünsel bir bağ oluşumundan bilinçli olarak mı kaçınıldığı hususunda tereddütte olduğumu da ekleyeyim. Şiirlerin özellikle son dizelerinde vücut bulan çarpıcılığın mevcut lirizmi dengelediği öne sürülebilir. Kitabın en güzel şiiri mi dediniz? 54.sayfadaki "Yorgun"u tek geçerim.    

9 Eylül 2013 Pazartesi

Acının Rüyaları Beyaz / F.Gül Yanık

Acının Rüyaları Beyaz
F.Gül Yanık
2012

F.Gül Yanık'ın kitabını şiirin hayatın her alanında sesini duyurması için ortaya konmuş güçlü bir öneri olarak okumak mümkün. En azından ben öyle okuduğumu iddia edebilirim. Nedeni ise kitapta ortaya konan ürünlerin aşk özelinde yoğunlaşmakla beraber, yaşamın tüm anlarını kapsayan açılarda söz alması olduğu izlenimini uyandırmasıdır. Bir legonun parçaları gibi, kitaptaki her şiir katmanını kendi içinde bütünselleştirme derdinde. Gerek anlamsal çıkarsamalar, gerek imgesel görüntüler yönünden "Acının Rüyaları Beyaz"ın zengin katmanlar oluşturduğunu gözlemlemek mümkün. Yapıt daha en başlarda kendi içinde hakim unsur olan lirizmi gündelik hayatın sıradanlığı içinde mümkün olduğunca öne çıkarmayı başarmış. Fakat bunu yaparken de yıpranmış romantik sıradan kalıplardan medet ummayarak, alabildiğine özgün bir şiir dilini önerdiğini söyleyebiliriz. Son bölüm olan "Kalpten Bumerang"dan itibaren, kitabın çoğuna hakim olan sıkı üslubun yer yer biraz gevşemeye başladığı öne sürülebilse bile, eserde yer alan çoğu şiirin etkileyici bulunabileceği kanısındayım. Kendi adıma "Acının Rüyaları Beyaz"ı ilgiyle okuduğumun altını çizip, bu kısa değerlendirmemi bitireyim.

6 Eylül 2013 Cuma

Şiir, Aşk ve Devrim / Aziz Kemal Hızıroğlu

Şiir, Aşk ve Devrim
Aziz Kemal Hızıroğlu
2012

Aziz Kemal Hızıroğlu genel olarak, okurların çoğunca, dergilerdeki şiirleriyle ve yayımladığı şiir kitaplarıyla tanınan bir isim. Şairin denemelerini topladığı böyle bir yapıtla karşılaşmak hoş bir sürprizi içeriyor doğrusu. Şair ve şiir üzerine aforizmik, derinlikli ve sorgulayıcı tespitlerle açılıyor "Şiir, Aşk ve Devrim" kitabı. Şiir dili ve çeviri sancıları üzerine doyurucu bir yazı ile de devam ediyor. Benim şahsen en beğendiğim bölüm "Şairde ve şiirde özgünlük ve aykırılık gelişmenin merhabasıdır" adlı yazı oldu.Şiir dünyasına ve sorunlarına oldukça ilgiyle ve bilgilendirici bir perspektiften yaklaşmış sayın Hızıroğlu. Kitabın ilk yarısı son derece akıcı ve verimli şekilde ilerliyor. Özellikle genç şair adayları için gerekli poetik ipuçlarını ziyadesiyle veriyor. Ancak 135. sayfadan itibaren gelen ve 70 sayfa süren son iki uzun deneme, kitabın tematik bütünlüğünü zedeleyici mahiyette gözüküyor kanısındayım. Sanki o son iki çalışma, gerek üslup gerek içerik bazında, kitabın içine sonradan eklemlenmiş gibi bir potluk oluşturuyor gibi geldi bana. Ama bu küçük handikapa rağmen, sayın Hızıroğlu'nun ortaya koyduğu bu kitabın günümüz şiir ortamı çerçevesinde önemli noktalara parmak basan bir içeriği olduğunu da yadsıyamayız.  

4 Eylül 2013 Çarşamba

Lanetli Kitaplar / Jacques Bergier

Lanetli Kitaplar
Jacques Bergier
1981

Tarih içinde gizemiyle birlikte kendine bir ün bırakmış, esrarengiz kitaplar hakkında efsunlu bir dille kaleme alınmış, ilgi çekici bir inceleme kitabı yazmış Jacques Bergier. Özellikle eski kitap koleksiyoncularının, sahaf müdavimlerinin merak içinde okuyacağını düşündüğüm bir eser bu. Yazarın ele aldığı çoğu efsanevi kitaplar hakkındaki söyleminin muğlak ifadeler içermesi özgün bir üslubun habercisi oluyor. Ele aldığı dönemin atmosferini tasvir etmede ve içerikteki ilginç karakterlerin tahlillerini yansıtmada başarılı olduğu söylenebilir. Ama bu "Lanetli Kitaplar" kitabının sadece ele aldığı konuya yakın kişilerin ilgi alanına gireceği, tarihe ve eski kitaplara ilgisi olmayanları epeyce sıkacağı da gözardı edilmemeli.   

1 Eylül 2013 Pazar

Göklerin Çağrısı / Erdem Katırcıoğlu

Göklerin Çağrısı
Erdem Katırcıoğlu
2010

Kapak resmi ve kitabın adı, yerli bir yazardan bilimkurgu türünde bir ürün okumak isteyenler için güzel bir davet içeriyordu. Genel itibariyle kitabı pek mükemmel bulmadım, ancak yine de ilgiyle okuduğumu söyleyebilirim. Olay örgüsünde anlatılan durumların yeterince ayrıntılı tasvir edilmemesi bence kitabın en önemli eksi yönlerinden biriydi. Kimi uzun uzun anlatılarak heyecan dozunun yükseltilmesine vesile olacak kısımlar, baştan savma ve özensiz bir anlatımla heba edilmiş ne yazık ki. Aslında yazar Erdem Katırcıoğlu'nun hayalgücü fevkalade güçlü. Kitabın kurgusu da orijinal ögelerle güçlendirilmiş bütünsel bir yapı barındırıyor. Ancak üsluptaki aksaklıklar dil konusunda titiz okurların memnuniyetsizliğine vesile olacak diye düşünüyorum. Buna rağmen ülkemizdeki yerel mekanların, biz Türklere has ögelerin bolca kullanıldığı naif bir uzay macerası okumak isteyenlerin "Göklerin Çağrısı"na kayıtsız kalmamaları gerektiği fikrindeyim. Bu tarz kitapların müdavimlerinin ilgisini çekebilecek bir çalışma olduğunu da ayrıca vurgulayayım.