27 Kasım 2013 Çarşamba

Avukat / Hakkı Çınar

Avukat
Hakkı Çınar
2012

Daha önce Hakkı Çınar'ın bazı şiirlerini okumuştum. Ne anlatmak istediğini iyice de anlamıştım. Ama şiirlerini sevmemiştim. Bu kitapta yani "Avukat"ta ise Hakkı Çınar'ın ne demek istediği pek anlayamadım. Ama kitaptaki metinleri sevdim. İçeriği oluşturan bu metinleri bir dergide parça parça okusaydım büyük ihtimalle bu kadar etkilenmezdim. Özenli bir dil anlayışıyla ortaya konan bu metinlerin tamamını bütünsel bir gözle okuduğumda kurgusal bütünlüğü de göz önüne alarak, ortaya konan bu kitaba bir nevi novella, hatta roman deme iştiyakı duyuyorum. İçsel konuşmaların oluşturduğu zengin metaforik anlatımlar içeren böylesi bir üslup, zorlanmayı seven benim gibi okurların ilgisini muhakkak çekecektir. Ancak kitabın çok küçük puntolu harflerle basılmış olması okumayı epeyce güçleştiren bir husus olarak dikkati çekiyor. Okuyup okumama konusunda bir tercihte bulunmak elbette size kalmış. 

1 Kasım 2013 Cuma

Sabahleyin Bir Tantana / Yılmaz Yılmaz

Sabahleyin Bir Tantana
Yılmaz Yılmaz
2012

Yılmaz Yılmaz günümüz öykü dünyasının son dönemde öne çıkan isimlerinden biri. Dergilerdeki ürünleriyle adından sıkça söz ettiriyor. Yine Okur Kitaplığı'nca piyasaya sunulan ilk kitabı "Sâlik Yola Düşünce"yi ilgiyle okumuştum, epeyce beğenmiştim. "Gaybet" adlı tam bir dil ve üslup ziyafeti içeren öykü başta olmak üzere, birçok kalburüstü çalışma vardı bu ilk kitapta. Sâlik Yola Düşünce kitabı, titiz bir sanatçı bakışını önceleyen, akıcı ve derinlikli ürünler barındıran bir çalışmaydı. Ama yeni okuduğum  Yılmaz Yılmaz'ın ikinci kitabı "Sabahleyin Bir Tantana" bence ilk kitabın bir adım daha önünde yer alıyor. "Bu kanıya nereden vardın?" diye soracak olursanız; bu çalışmanın daha karanlık bir atmosferi (haydi karanlık demeyeyim ama sisli bir atmosfer diyeyim) ve daha komplike bir dili (haydi bunu da girift bir dil şeklinde ifade edeyim) barındırması... Örneğin "Yalnızlık Zamanında İç Dökmeler" öyküsündeki karakterin ruhsal tasvirini, 10 sayfa içinde böylesine güçlü, dahası unutulmaz şekilde yansıtabilmek, her babayiğidin harcı değil doğrusu. Yoksa "Gardiyanın Oğlu" öyküsündeki irkiltici ve ibret verici olayın, kurgu ve ifade tarzındaki çarpıcılığı mı daha ön planda vurgulasaydım, bilemedim... "Sabahleyin Bir Tantana" farklılık içeren, belki deneysel olarak da adlandırılabilecek yapıda öyküler de içeriyor. "İki Hayat Bir Öykü" adlı çalışma, alttan alta derin bir hüzün duygusunu, beyhudelik ekseninde, okurların zihninde orijinal bir kurgu tekniğiyle resmediyor. Evet. Bu güzel kitabıyla ritmi hiç düşmeyen, dünyayı incelikle tasvir eden bir çalışma olmasının avantajıyla bir oturuşta kolayca okunup bitirilecek ve tefekküre kapı aralayacak bir yapıt ortaya koymuş sayın Yılmaz. Tabii tüm bunlar, benim yaşadığım anılarımın ve öznel okuma deneyimlerimin birikimiyle oluşturduğum zihinsel arşivimde çınlayan yankılanmaların bir dökümü sonucu oluşmuş yorumlar... "Sabahleyin Bir Tantana" farklı vizyon ve okuma deneyimi yaşamış okurların daha zengin yorumlarına olanak tanıyacak geniş bir çağrışım alanı oluşturmuş nitelikli bir kitap. Okumakta muhakkak fayda var.