23 Ocak 2014 Perşembe

Asmalı Pencere / Mustafa Balel

Asmalı Pencere
Mustafa Balel
1984

Genelde burada değerlendirdiğim kitaplara olumlu yaklaşmaya çalışan, güzel yanlarını ön plana çıkarma niyetindeki pozitif bir bakış açısına sahibim. Ancak Mustafa Balel'in "Asmalı Pencere" adlı romanı tüm iyi niyetime rağmen hakkında hiçbir olumlu cümle kuramayacağım son derece kötü bir kitap. Anlatım tarzındaki savrukluğu bir tarafa koydum. Kitaptaki karakterlerin sosyal konumlarına ve kişiliklerine uymayan konuşma tarzları en başta enikonu beni rahatsız etti. Anlatılan olayların kurgu yapısı içindeki genel bağlantısının zayıf oluşu okuma hevesini örseliyor. Prensip olarak başladığım kitabı mutlaka bitiririm. Bu yüzden bu kitabı da sonlara doğru belki iyi olur hevesiyle okudum. Ancak bitirdiğimde hiç şaşırmadım. Çünkü hiç olmamış.   

22 Ocak 2014 Çarşamba

Çimen Yaprakları "Seçme Şiirler" / Walt Whitman

Çimen Yaprakları "Seçme Şiirler"
Walt Whitman
1992

Walt Whitman epeyce ilginç, kendine has tavrı ve şiirleri olan, etkisini günümüze dek sürdürmüş bir şair. Memet Fuat'ın hazırladığı bu seçme şiirler kitabı, şairin şiir evrenini yeterince kavramamıza yol açan, nitelikli bir kılavuz özelliğini taşıyor. Yaşantısını ve eserlerini bir potada eritme başarısını göstermesi Whitman'ın şiirlerinin etki gücünün artmasına vesile olmuş. Şiirlerdeki ölçülü imgesellikten öte, tatlı bir söylev taşıma özelliği daha bir ön plana çıkmış. Kitabın başında yer alan biyografik yazı bence kitabın sonunda olsaydı daha hoş olurdu. Daha şair Whitman'ın şiirlerini okumadan, bu şiirler hakkındaki Memet Fuat'ın açıklamalarını okumak, alınacak estetik lezzeti epeyce örseliyor. Birbirine zıt fikirsel yönelimler aktaran şiirleri bile etkileyiciliğinden taviz vermeden sunması, Whitman'ın benim gözümde en öne çıkan özelliği. Şairin beni en çok etkileyen şiirinden bir alıntıyla bitireyim:

KENDİ ŞARKIM
18

Gümbür gümbür geliyorum, borularım, davullarımla,
Marşları yalnız yenenler için değil, 
Yenilenler ve öldürülenler için de çalıyorum.

Günü üstün kapamanın iyi olduğunu duydunuz mu?
Ben alt olmak da iyidir diyorum,
Savaşlar kazanıldıkları ruhla yitirilirler.  

Davulumu ölenler için çalıyorum,
Borularımı bütün gücümle,
Sevinçle onlar için üflüyorum.

Yaşasın yenilenler!
Yaşasın savaş gemileri denize gömülenler!
Yaşasın cesetleri denizde yitenler!
Yaşasın savaşları kaybeden generaller!
Yenilen bütün yiğitler!

Sayısız adı bilinmeyen askerler,
Bilinenlerin en yücesine eşit olan!

WALT WHİTMAN 

18 Ocak 2014 Cumartesi

20'lik / Erkan Ezbiderli

20'lik
Erkan Ezbiderli
2014

Erkan Ezbiderli'nin öyküleri kendini ilgiyle okutuyor. Heyecan ögesini diri tutan bir yapıda. Akıcı. Dil kullanımı kimi yerlerde savruk ama kendi içinde tutarlı. Yalnız hikayelerin sonu, genel olarak yeterince vurucu ve çarpıcı değil. Yani ilgiyle okuduğumuz olay örgüsü, beklentiyi karşılayıcı tarzda bir final vuruşuyla kapanmıyor çoğunlukla. Kitaptaki hikayelerde anlatılan karakter ve tipler de, birbiriyle benzer bir ruh hali ve sosyal çevreyi kapsadığı için yeterince zengin bir yelpazede çeşitlenmemiş. Genel olarak benzer psikolojide karakterlerin öykülerini okusak bile, ruh dünyasının derinliğini tasvir etmede Ezbiderli'nin başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Hele bunun da bir ilk kitap olduğunu göze alırsak yazarı tebrik etmemiz gerekir. Tematik ve üslupsal yönsemeleriyle, yer yer Charles Bukowski'yi andırsa bile, ilerleyen dönemde yazarın kaleminden bu etkilenimden rahatça kurtulacak seviyede ürünler okuyabileceğimizi düşünüyorum. 

9 Ocak 2014 Perşembe

Osmanlı Barışı / İlber Ortaylı

Osmanlı Barışı
İlber Ortaylı
2006

Kitabın içeriğinden önce ilk dikkatimi çeken şeyden bahsedeyim: İlber Ortaylı'nın üslubu... Farklı bir dil kullanımıyla karşı karşıyayız. Az biraz tarih okumuşluğum vardır. Ancak böylesi şahsına münhasır bir üslupla ilk kez karşılaşıyorum. Neden dersiniz, aynı makale içindeki cümle yapısındaki ani kırılma ve farklılaşmaları yadırgadığımı söyleyebilirim. Mesela bazı yazılar, ağdalı bir akademik bir dille başlıyor, orta halli bir memur söyleyişine uzanıyor ve sonlara doğru tüm ifade şekli bıçkın bir esnaf edasına bürünebiliyor. Bilmiyorum, böylesi bir dil tercihi popüler tarih yazımının bilinçli bir tercihi mi? Abartılı düzeyde ani iniş çıkışlara alışkın olmadığım için kitap boyunca verimli bir okuma süreci geçirdiğimi söyleyemem. Ama bunun yanısıra  özellikle Osmanlı döneminin sosyal yaşantısı hususunda ilginç saptamalara yer veren bölümlerden ise epeyce faydalandığımı son söz olarak söyleyeyim.

7 Ocak 2014 Salı

Fi'd Dünya / Nadir Aşçı

Fi'd Dünya
Nadir Aşçı
2013

Nadir Aşçı'nın Fi'd Dünya adlı kitabını ilk önce, gece solgun bir ışık altında okudum. Bungun bir tat bıraktı zihnimde. Sonra bir de, gündüz parlak bir güneş ışığı altında okudum. Bu sefer daha renkli, bir karnaval atmosferi içeren imgeler uçuştu muhayyilemde. Ses ögesini ön plana koyan, tatlı bir müzik içeren dizeler günümüz şiiri içinde farklı konuma doğru yol alıyor. Çoğunlukla hoşuma giden bu ritmik söyleyişin kimi yerde bir nebze yeknesaklaştığını da söylemeden geçmek istemiyorum. Belli kafiye örgüleri kullanmak genelde şiirlerde anlam genişlemesinin azalmasına vesile olur. Ancak Nadir Aşçı'nın diri söyleyişinde bu handikap çok ön plana çıkmıyor. Şairin bu problemi rahatça aşmasının en büyük nedeninin, ziyadesiyle geniş bir lugat kullanması olduğu kanısındayım. Sözcük seçimindeki titizlik, mecazların örtük kullanımıyla farklı imajlara kapı aralıyor. Fi'd Dünya adlı bu hoş kitabı okumak için, sırf 25.sayfasındaki "Ürkek Serçe" adlı o zarif şiir bile, yeterli ve geçerli bir sebeptir. Granada Yayınları tarafından okurlara sunulan bu eserin, ilgi gösteren şiirseverlerin beğenisini kazanacak bir çalışma olduğundan pek şüphem yok.  

5 Ocak 2014 Pazar

Geveze Suskularda / Mehmet Kıyat

Geveze Suskularda
Mehmet Kıyat
2013

Mehmet Kıyat tecrübeli ve birikimli bir şair. Kitabının arka kapağında Mehmet Kıyat ve şiiri hakkında birçok edebiyat otoritesinin övücü cümlelerini görmek mümkün. Birçok kitaba imza atmış velut bir sanatçıyla karşı karşıyayız. Günümüz şiir anlayışına yakın bir üslubun, kırklı yıllardaki Garip Şiir Akımıyla sentezlenmesi sonucu oluşmuş şiirler okuduğumu düşündüm ilk anlarda. Akıcı bir dilin hakim olduğu, anlam genişlemesine müsait, çağrışım gücü yüksek dizelerle bezenmiş çalışmaların daha hakim olduğu, kanaati oluştu bende kitabın sonlarına doğru. Şairin yazdığı şiirlere tarih düşmesi, hatta saati bile not etmesi belki edebiyat araştırmacıları için faydalı bir unsur olabilir. Ancak okur nezdinde şiirlerin çalakalem yazıldığı, sonrasında üzerinde çalışılmadığı önyargısını doğurabiliyor. Aynı zamanda ressam olan şairin görsel imgeleri aktarmada ekstra başarı gösterdiği de not düşülmeli. Kitapta en sevdiğim şiirin "Çavlan Yüceliği" olduğunu belirtip bu kısa yazıyı tamamlayayım.