30 Mayıs 2014 Cuma

Sana Söyleyeceklerim Var Anne / Özlem Çetinkaya

Sana Söyleyeceklerim Var Anne
"Mektuplar"
Derleyen: Özlem Çetinkaya
2014

Mektuplar, edebi türler içinde ilgiyle okunan bir türü oluşturuyor. En azından benim için böyledir diyebilirim. Günümüzde nitelikli mektupların yazımının giderek azaldığını göz önüne alırsak, etkileyici mektuplar okuma şansımızın o nispette düştüğünü söylememiz mümkün. Özlem Çetinkaya'nın derlediği bu kitapta genel itibariyle amatör yazarların çoğunluğu oluşturduğunu söyleyebilirim. Ancak, kimi mektuplardaki üsluptaki samimiyet, usta yazarların kalemine taş çıkartacak düzeye de ulaşabiliyor. Kitabın dikkatimi çekmesi, yapıttaki mektupların annelere hitap ettiğini öğrenmemle oldu. Okuduğuma da pişman olmadığımı, yer yer bazı mektupları biraz basit bulsam bile, çoğunlukla yürekten yazıldığı belli olan kimi satırların beni etkilediğini belirtmem gerekiyor. Örneklemem gerekirse: Elif Altın'ın yazdığı mektup, epeyce şiirsellik barındırıyordu. Ebru Karadeniz'in satırları, oldukça akıcı bir üslupla okuyanları sarıyordu. Ferah Cansunar'ın vefat etmiş annesine hitap ettiği sayfalar, duygusal titreşimler hissettiriyordu. Figen Erkan, kısa ve öz bir mektup kaleme almıştı. Emine Dağdelen, annesiyle yaşadığı anların önemini vurguluyordu. Tayfun Yılmaz, mektubunun sonunda yıllar önce kaleme aldığı bir şiiri de paylaşmıştı. Güray Gürsel, oldukça derinlikli mesajlar vermişti. Pürlen Kıyat Karakuş, annesine teşekkür etme gerekçelerini art arda sıralamıştı. Gonca İniş Kaya, sıcak hitaplarla dolu bir mektup kaleme almıştı. Cansu Delibaş, anneler günü için yazdığı bu ilk yazıda annesiyle olan sıcak ilişkisini konu edinip, yer yer gülümseten ifadeler kullanarak hoş bir mektup yazmıştı. Yetişkinlerin yazdığı 77 mektubu okuduktan sonra tatlı bir sürprizle karşılaşıyoruz. Çünkü çocukların samimi duygularını yansıttığı 29 tane kısa mektup da eklenmiş kitabın sonuna. Eğer anneniz okumayı seviyorsa, ona bu kitabı hediye etmenizi öneririm. Ayrıca kitabın en başında özel olarak bırakılmış iki sayfaya da, eğer arzu ederseniz, annenize hitaben siz de birkaç kelam ekleyebilirsiniz. 

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Kendine Uçurum / M.Mazhar Alphan

Kendine Uçurum
M.Mazhar Alphan
2006

İki tür şairi hiç sevmem: Birincisi, gençliğinde şiir yazdıktan sonra, evlenip barklanıp bir mesleğe başladıktan sonra şiiri bırakanlar... İkincisi, ömür boyu şiirle ciddi şekilde ilgilenmeyip, yaşlanarak mesleğinden emekli olduktan sonra, boş vakitlerini değerlendirmek amacıyla şiire başlayanlar... M.Mazhar Alphan bu ikinci kategoriye giriyor. 1941 doğumlu şairimizin ilk kitabı "Evim Önü Yeşil Pınar" 1991 yılındayken, yani şair 50 yaşındayken yayımlanmış. O kitabı bilmiyorum. Ama kitabın ismi pek umut vaat edici değil gibi doğrusu. Benim elime geçen kitabı "Kendine Uçurum" ise, açık bir ifadeyle söylersem, hiç de zengin bir okuma serüveni vaat etmiyor. Kitaptaki bazı şiirlerin üzerinde yer alan manzum metinlerin ne anlama geldiğini çözemedim. Alttaki şiirle, bu metinler arasında bağ kurmakta zorlandım. Ama muhakkak bir hikmeti vardır. Anlamsal zenginliklere ve imgesel çeşitliklere yer verme derdi olmayan ürünler dizilmiş arka arkaya. Bana hitap etmekten uzaktı doğrusu. Ancak "Çağrı", "Kardelen" "Lodos" gibi diğer şiirlere nazaran bir parıltı oluşturan çalışmalar da yok değil. Ancak yeterli mi? Bence kesinlikle hayır.

18 Mayıs 2014 Pazar

Hacı Murat / Leo Tolstoy

Hacı Murat
Leo Tolstoy
2013

Tolstoy gibi büyük bir yazarın klasikleşmiş bu kitabını okumak, güzel bir okuma serüvenine yelken açmayı sağlıyor. Diğer kitapları gibi bu kitabında da o muazzam tasvir yeteneğini kullanan yazar, olayların gözümüz önünde gerçekleşiyormuşçasına canlanmasına vesile oluyor. Diğer Rus klasiklerinde beni yoran handikap bu kitapta da sözkonusu: Yani karakterlerin isimlerinin, soyisimlerinin ve lakaplarının karmakarışık kullanımı, onları tanımamızı ve birbirlerinden ayırt etmemizi biraz zorlaştırıyor. Bir Rus yazarın, Hacı Murat gibi kendisinin düşmanı olan bir tarihsel karaktere yaklaşımındaki nezaket, objektif tavır, hatta sevecen yaklaşım takdire değer. Trajik bir kahramanın ruhsal durumunu da başarıyla yansıtan bu kitabı sevdim.