26 Kasım 2014 Çarşamba

Sardünya / Mustafa Ergin Kılıç

Sardünya
Mustafa Ergin Kılıç
2012

Mustafa Ergin Kılıç, "Sardünya" kitabının daha başlangıcında, okurunu sarsıcı etki yapmayı başarmak amacıyla "Yerli Yerine" şiiriyle, eserinin evren ve sonsuzluk imleci taşıyan içeriğini epeyce güçlü duyumsatıyor. "Deniz Suyu" şiirinde, şair, derin çağrışımlar oluşturucu imgelerin ille de çetrefil olmasına gerek olmadığını kanıtlarcasına, rahat bir söyleyişle, anlamsal hedefine kolayca ulaşıyor. "Toplu Şiir" hiçbir fazla kelime içermeyen, parıldayan bir yoğunluğa ulaşmış, tam anlamıyla estetizmin billurlaştığı, gerçek bir lirik şölen olarak algılanmaya müsait bir ürün. "Beşinci İşlem" şiirindeki görsel ögelerin, Visconti Merino'nun elinden çıkma, pastoral bir suluboya tablosu kadar içe işleyici mahiyet taşıdığı kanaatini taşımaktayım. "Anlamama Bilgisi" şiiri, yalnızlık, doğa, ölüm üçgenini keşfetmeye çıkmış bir çerçevede, tekrar tekrar zengin okumalara olanak sunuyor. Velhasıl, bu yazdığım satırlar, şair Mustafa Ergin Kılıç'ın mühim kitabı "Sardünya" için kısa bir fragman oluşturma hüviyetinde algılanmalı. Eserin bütünsel olarak ele alındığında verdiği eşşiz tınıyı keşfetmek ise has şiir okurlarına düşüyor.

22 Kasım 2014 Cumartesi

Ülkesiz Şarkılar / Adnan Satıcı

Ülkesiz Şarkılar
Adnan Satıcı
1985

Ülkesiz Şarkılar, şair Adnan Satıcı'nın ilk kitabı. Bu çalışmasıyla sanatçı "Yeni Türkü Şiir Ödülü"nü kazanmış. Kitabı okurken, ilk yapıtlarda sıklıkla rastlanan acemilik ya da tutukluk vasıflarını akla getirecek savrulmalara pek rastlamıyoruz. Adnan Satıcı'nın kitabını aceleye getirmediği, ciddi biçimde demlendirdiği belli oluyor. Ölçülü ve dozajında bir imge kullanımı "Ülkesiz Şarkılar"ın ilk göze çarpan vasıflarından biri. Genellikle uzun sayılabilecek dize yapısını tercih eden şair, bu tercihinin meydana getirmesi muhtemel zorlanma ve savrulmaları, titiz bir dize işçiliği ile mümkün olduğunca çözmüş. Kendi dönemi içinde başarılı sayılabilecek verimler ortaya koymuş şairin bu ilk kitabı, okurun talep ve istekleri aşırı düzeyde yüksek değilse, şiirsel açıdan tatmin edici nitelikte tanımlanabilir.

Komşu Kızı / Basri İmece

Komşu Kızı
Basri İmece
1971

Basri İmece'nin 1971 tarihli "Komşu Kızı" adlı kitabı edebi ve sanatsal iddialar içermekten ziyadesiyle uzak bir eser. Kitaptaki şiirler çoğu zaman tekerleme ya da mani düzeyini aşamayan mahiyette bir içerik taşıyor. Garip şiir akımının örnekleri okunarak kotarılmış, ilkel düzeyde taklit ürünlerden oluşan bir kitap olduğu kanısını edindim Basri İmece'nin "Komşu Kızı" adlı kitabını bitirdiğimde. Kitabı bütünsel olarak beğenmediğimi ifade ettikten sonra, diğer şiirlere nazaran daha ilginç bulduğum bir şiiri burada paylaşayım:

OH YA

Ölürsem mezarıma gelmeyin
Gelmezsiniz ya!

Anmayın adımı
Anmazsınız ya!

Şiirlerimi okumayın
Okumazsınız ya!

Ama ölürseniz
Buluşuruz ya!

Oh ya!..

BASRİ İMECE

Sıcak Ekim / Mümin Güneş

Sıcak Ekim
Mümin Güneş
1987

Mümin Güneş'in kaleme aldığı, Venüs Yayınları tarafından 1987 yılında okurlara sunulmuş bir roman "Sıcak Güneş". Anlaşılması zor romanlar genelde, derin anlamlar barındırıyor hissiyatı uyandırır bende. Sıcak Güneş de karışık bir kitap izlenimi verse de derin anlamlar barındırdığı düşüncesini oluşturmuyor zihinde. Yazar tasvir konusunda, bilinçli olarak mı bilmiyorum ama aşırı derecede cimri davranmış. Karakterler ön plana çıkmakta fazlasıyla zorlanıyor. Hangi karakterin hangi işlevi gördüğü tamamen belirsiz. Yazar Mümin Güneş hayat üzerine yeterince berrak açıklamalar yapmaktan aşırı derecede kaçınıyor. Olay örgüsü hiç de sürükleyici değil. Kitabın sonuna ulaşmakta epeyce zorlandığımı itiraf etmek zorundayım.

16 Kasım 2014 Pazar

Dört Mevsim Kar / Atilla Can

Dört Mevsim Kar
Atilla Can
2011

Bir ailenin trajik bir şekilde çözülmesini odağa almış bir kitap "Dört Mevsim Kar". Köyleri yakıldığı için İstanbul'a mecburi göçe maruz kalmış doğulu bir ailenin, büyük şehir karmaşasında yaşadığı travmalar Atilla Can tarafından okurlara aktarılmış. Özellikle yaşlı dede karakterinin kişiliğinde cisim bulan hafıza kaybı metaforunun incelikle işlenmeye çalışıldığını görüyoruz. Kültürel çatışmalar, metropol yaşantısındaki görülen yozlanmışlık, güçlü karşıtlıklar vasıtasıyla tezat oluşturularak vurgulanmaya çalışıldığı için etkili şekilde kendini hissettiriyor. Romanda genelde psikolojik tahlillerin ön planda olduğunu, tasvir ve olay örgüsünün geri planda yansıdığını tespit ettim. Ayrıca özellikle kitabın final bölümünün aceleye getirildiğini, daha ayrıntılı bir anlatımla daha vurucu olabileceğini duyumsadığımı da belirteyim.

14 Kasım 2014 Cuma

Bir Sürgünün Ezgileri / Vecihi Timuroğlu

Bir Sürgünün Ezgileri
Vecihi Timuroğlu
1983

Vecihi Timuroğlu'nun 1983 yılında Yazko Yayınları tarafından yayımlanmış "Bir Sürgünün Ezgileri" kitabı, kendine has bir söyleyişe, ilginç bir dilsel tercihe sahip, pek benzeri olmayan bir çalışma. Yirmi bölümden oluşan tek bir şiirden oluşuyor bu kitap. Doğu coğrafyasının, Dersim civarının, dağlık yörelerin sesinin duyulduğu, otantik bir üslubu başarıyla içselleştirmiş bir çalışma kotarmış şair Vecihi Timuroğlu. "Bir Sürgünün Ezgileri" Alevi kültürü geleneğinin kendine has sesini nitelikli bir sanatsal dokunuşla şiirleştirmiş. Bu eserin, bahsettiğim bu kavramlara merak duymayan ve yakınlık hissetmeyen okurlara ise derin bir hayal kırıklığı duygusu yaşatabileceğini eklemek isterim.

8 Kasım 2014 Cumartesi

Mayıs / Azer Yaran

Mayıs
Azer Yaran
1979

Azer Yaran'ın "Mayıs" kitabındaki şiirler, kendi içindeki diğer ürünlerle epeyce uyumlu yapıda, ama benzersizlik ve çarpıcılık özelliklerini hemen hemen hiç barındırmayan nitelikte gözüküyor. Mayıs kitabındaki şiirleri okurken aşinalık hissettiğimi, sanki daha önceden okumuşum duygusu taşıdığımı söyleyeyim. Dönemin baskın şiir anlayışı dahilinde, gereksiz imge kullanımından titizlikle kaçınan, anlatımda duruluk hissi oluşturmaya çalışan bir dize kurgusuyla karşılıyor okurlarını Azer Yaran. Kitaptaki en beğendiğim şiir, çocuksu bir söyleyişi ön plana alan "Kuşları Öldürmeyeceğim" adlı çalışma oldu. Genel itibariyle yeterince beğenmediğim bu kitabın, son sayfasındaki son dizelerinin ise beni adeta çarptığını söylemek isterim:

(...)

Gün gözlerinle başladı,
Menekşelerin yüzünde akşam oluyor, 
Yiterim buluşamazsak senin gündönümünle,
Ölen hücrelerime mavi inceliğin doluyor,
Bitmeyecek bu sevda benim ölümümle.

Azer Yaran

4 Kasım 2014 Salı

Ha Gayret Hasip Efendi / Kemal M. Altınkaya

Ha Gayret Hasip Efendi
Kemal M. Altınkaya
1943

Kemal M. Altınkaya tarafından yazılmış "Ha Gayret Hasip Efendi" adlı 103 sayfalık bu kitap, içinde üç tane uzunca hikaye barındırıyor. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kaleme alınmış bu çalışmanın içindeki ilk hikaye, kitaba da adını vermiş çalışma olan "Ha Gayret Hasip Efendi" benim en çok beğenimi kazanan öykü oldu. Yazar Altınkaya'nın en belirgin özelliği, konuşma dilinin o belirgin kıvrak söyleyişini, böyle hoş tarzda edebiyat eserine yansıtabilmesi. Ancak kitaptaki hikayelerin kurgularındaki ilkellik günümüz okuru açısından kolayca fark edilebilir boyutta. Karakterler de karton karakter hüviyetinde arzı endam ediyor. Hoş bu tercih yazarın bilinçli bir karikatürasyon çabasından kaynaklanmış da olabilir. Kitaptaki mizah ögeleri epeyce ön planda. Bu yönden kitaptaki hikayeleri, Aziz Nesin öykülerinin biraz daha uzun ve hantal ataları olarak okuyabilmek mümkün. Kitaptaki diğer iki hikayenin adları: "Hasan Bey'in Başına Gelenler" ve "Ben Sana Bir Şey Söyleyeyim Mi?". Netice itibariyle naçizane kanaatimce, tarihselliği içinde bir önem arz etmeyen vasat bir kitap "Ha Gayret Hasip Efendi".

2 Kasım 2014 Pazar

Sessizlik İzleri / Bahri Çokkardeş

Sessizlik İzleri
Bahri Çokkardeş
2006

Genç yaşta vefat ederek aramızdan ayrılan Bahri Çokkardeş'in son derece güçlü ve gelecek vadeden bir şair olduğunun en büyük kanıtı bu kitabı:"Sessizlik İzleri". Kitabın adı, içeriğini mükemmel bir tutarlılık ve çarpıcılıkla net olarak ifade etmiş. Uzun zamandır kelimelerin bunca yerli yerinde kullanıldığı, sözcük israfından kaçınmış, bir kuyumcu titizliğiyle çalışılmış, bu kadar titiz hazırlanmış bir şiir kitabı okumamıştım."İlk Gül" şiirinde vurucu imgelerle yalnızlığın olanca yakıcılığı duyumsatılmış. "Anka" şiirinde karanlık ve gizemli imgeler vasıtasıyla aşkın derinliğini ayrımsıyor okuyanlar. "İz" şiirini okuyunca gecenin derinliğinde kıvranan gölgeleri görüyor gibi olmamak olanaksız. Böyle böyle, şair Bahri Çokkardeş'in "Sessizlik İzleri" adlı eserinde etkilendiğim şiirleri anlatmaya kalksam lafı çok uzatmış olacağım. En iyisi kitaptaki en beğendiğim şiiri burada paylaşıp yazımı tamamlayayım:

ÜÇ YİRMİ ÜÇ

Duvardaki saat

Gördüklerini unutmuş ayna
Bakıyor tozlu resimden
Siyah gözlü kadın

Şimdi 
Uzak yalnızlıkta
Düşlerini yitirmiş oda

Umutla bekler
Sonsuz ruhu zamanın
Gülümseyecek olanı

BAHRİ ÇOKKARDEŞ

1 Kasım 2014 Cumartesi

İpek Yarası / Ahmet Günbaş

İpek Yarası
Ahmet Günbaş
2006

Ahmet Günbaş'ın "İpek Yarası" kitabındaki şiirlerin nazik bir eda ile söylenmiş, derinliğini hemen ele vermeyen, karşı koyma ve itiraz motiflerini de içeren bir perspektifi barındırdığını öne sürmek mümkün. İmgeselliğini düzeyli bir normda içselleştirmiş ve aynı zamanda günlük konuşma dilinden alınma argümanları da yeterli dozda şiire yedirmeyi başarmış olmak, bence kitabın önemli artılarından birini oluşturuyor. "İpek Yarası"nın beni en çok etkileyen şiirinin, şair Özcan Yalım'a ithaf edilmiş "Sanal" adlı ürün olduğunu söylemek isterim. "Hayat yine aldandığımız kadar mavi" dizesiyle çarpıcı bir şekilde sonlanan bu ürün kesif bir hüznü barındırıyor, dahası duyumsatıyor. Hüznü söz konusu etmişken, kitaptaki "Büyük Dayım" adlı şiiri de anmamak olmaz. Şair Günbaş bu çalışmasıyla kelimelerden adeta siyah beyaz nostaljik bir resim çekmiş. Kitapta yer alan "Otopsi" ve "Cinnet" gibi şiirlerse bambaşka bir kadrajla, değişik bir perspektiften hayata baktırmaya çalışıyor okurlarına. Kitapta yer alan son bölümde "Geçerken" başlığı altında, Bursa,Trabzon, Kastamonu, Akçaabat, Devrek gibi yerleşim yerlerini ele alan nitelikli şiirlerle karşılaşmak da esere ayrı bir çeşni katmış. Netice itibariyle farklı estetik atmosferleri soluklamak isteyen şiirseverlere tavsiye edilmesi gereken bir Ahmet Günbaş kitabı "İpek Yarası".