26 Aralık 2014 Cuma

Asla Unutmayacağız / Emine Cebeci

Asla Unutmayacağız
Emine Cebeci
2001

Bu kitabı edebi kıstaslara göre değerlendirmek doğru olmaz. Acılı bir annenin feryadı ve iç dökümünü içeriyor "Asla Unutmayacağız". 17 Ağustos 1999 büyük depreminin acı anılarını konuşma dili üslubuyla kağıda dökmüş Emine Cebeci. Deprem sonrası yaralı olarak gördüğü oğlunun, deprem kargaşasında kaybolmasını anlatmış. Evladını arama mücadelesini, kayıp birini aramanın tedirgin umutsuzluğunu haykırmış. Kitabın sonunda evladının ölüsü ya da dirisini bulamadığını okuduktan sonra, kitabı kapatınca internette küçük bir araştırma yaptım. Ve Emine Cebecinin birkaç yıl sonra DNA testi yaptırması sonucu oğlunun cenazesini kimsesizler mezarlığında bulduğunu öğrendim. Üzücü bir hayat... Her hayat gibi...

Sırlar ve Sarmaşık / M.Gökhan Hoştürk

Sırlar ve Sarmaşık
M.Gökhan Hoştürk
1995

Sırlar ve Sarmaşık, kısa dizelerle oluşmuş kısa şiirleri içeren bir kitap. Ancak kısa şiirler için olmazsa olmaz bir nitelik konumunda olan çarpıcılığı, bünyesinde yeterince barındırmıyor. Kitabın belli bir izleksel bütünlük taşımadığını da belirtmek gerek. Dolayısıyla anlık duygulanım ve etkilenimler sonucu oluşmuş bir çalışma olarak algıladım ben "Sırlar ve Sarmaşık"ı. M.Gökhan Hoştürk'ün eserinin vasatı aştığını söyleyebilmek için muazzam bir iyimserliğe sahip olmak gerek. Kitabın ilk bölümünde yer alan Bursa üzerine yazılmış iki şiiri, Bursa'dan ayrıldığım esnada okuduğum için benim için ayrı önem taşıdığını söyleyebilirim. Kitaptaki en beğendiğim şiiri paylaşayım:


BURSA'DA EYLÜL

Kaç masal yıl, güzelim
Yüzünün
Küçük kırışıklıklarının ortağıyım
Kuyruklu yıldızım
Suç ortağım, sokak arkadaşım.

Hüzne yatkın ıslığıyla
Bu rüzgarı, bu ayı
Yıldızları bilirim.

Çocuksu ve bilge
Eylül ayım memleketim
Solan bir çiçeğin hüznüyle
Lodos olup sokaklarında
Yıldızlar kadar yakınım size.

M.GÖKHAN HOŞTÜRK

25 Aralık 2014 Perşembe

Çizginin Ötesi - Yağmur Kuşları / Erkut Selçuk

Çizginin Ötesi / Yağmur Kuşları
Erkut Selçuk
2006

Erkut Selçuk'un şiirleri belli bir çizgiyi ve estetik istikrarı sağlamaktan uzak. Kitabın içinde insanı heyecanlandıran şiirler olduğu gibi, son derece yavan şiirlere de rastlamak mümkün. Şair, belli kalıpları kendine çıkış noktası kabul ederek, öğretici ve anlatımcı bir üslubu benimsemek ister gibi. Fakat bu tercih yeterince heyecan uyandırıcı öneriler sunmaya kapı aralamıyor. Çizginin Ötesi / Yağmur Kuşları kitabında yenilik ve tazelik içeren olgular başat öge olmaktan ziyadesiyle uzak. Kötü ve sıkıcı değil ama, tekdüze ve heyecansız bir okuma süreci yaşatıyor bu eser.

Maraba Türkiye / Serkant Gürgünlü

Maraba Türkiye
Serkant Gürgünlü
2000

Mizah yazarlığı en zor yazma alanıdır diye düşünüyorum. Okuduğu bir yazıya gülmek bir okur için hiç kolay değil. Serkant Gürgünlü'nün bu kitapta yazdıklarını başarılı bir tiyatrocu anlatsa muhakkak insanı güldürür. Ancak açık söylemek gerekirse metin olarak karşımızda duran bu yazılar gülümseme isteğini yeterince tetiklemiyor. Fakat bahsi geçen konulara fon oluşturan doksanlı yıllar Türkiye'si üzerine nostaljik tatlar almak isteyen okurlar için verimli bir okuma serüveni yaşatabilir Maraba Türkiye.

24 Aralık 2014 Çarşamba

Elleri Var Özgürlüğün: Oktay Rifat 100 Yaşında

Elleri Var Özgürlüğün:
Oktay Rifat 100 Yaşında
Editör: Murat Yalçın
2014
 
Yapı Kredi Yayınlarının, Oktay Rifat'ın 100. yaşı sebebiyle açtığı sergiden mükemmel bir kitap ortaya çıkmış. Şairin okurlarının büyük hayranlık ve keyifle okuyacağı bir kitap bu. Birbirinden orijinal fotoğraflar, mektuplar, metinler, resimler, şairin eşyaları, ilginç yazılar, anekdotlar, kısacası mükemmel bir içerikle karşı karşıyayız. Özellikle kitabın sonunda yer alan, şairin imzaladığı ve kendisine imzalanıp hediye edilen kitapların fotoğrafları arşivlik özellik taşıyor. Meraklılarının baştan sona heyecanla okuyacakları, sayfalar arasında birbirinden ilginç sürprizlerle karşılaşacaklara paha biçilmez bir çalışma "Elleri Var Özgürlüğün"

23 Aralık 2014 Salı

Bebiş Yavruş Öyküleri / Nursel Saygınar

Bebiş Yavruş Öyküleri
Nursel Saygınar
1995

Nursel Saygınar'ın yazdığı çocuk öyküleri kendi içinde tamamıyla bir uyum göstermiyor. Sevgi aşılayan hikayeler kadar, çocuklarda endişe oluşturacak çalışmalara da yer verilmiş. Komik ürünler gördüğümüz kadar, minikler için aşırı trajik öykülere de rastlıyoruz. Bu uyumsuzluk küçük okurlar için sıkıntı oluşturur kanısındayım. Kitabın dil ve üslubunun da daha özenli olması gerektiği görüşümü de ayrıca ekleyeyim. Kısacası "Bebiş Yavruş Öyküleri" çocuklara tavsiye edebileceğim bir kitap çalışması değil.

14 Aralık 2014 Pazar

Bir Yağmur Türküsü / Hüseyin Su

Bir Yağmur Türküsü
Hüseyin Su
1999

Bir Yağmur Türküsü, belli açılardan bakılacak olursa çok da heyecanla okunan, iştiyakla bitirilme isteği uyandıran bir kitap değil. Hüseyin Su'nun eleştiri ve tespitleri yadırgatıcı sayılmaz. Makul yorumlar belli bir düzenle sistemli olarak okura aktarılmış. Ancak belli bir ortak paydada sistematik bir düzlemde ele alınmadığı için bütünsel bir perspektif yansıtmaya muvaffak olunamamış gibi. Yazarın ele aldığı eser ve sanatçılar büyük bir yankı uyandırmaktan uzak konumda olduğu için, öğretici yazınsal tecrübeler edinemiyoruz. Kitapta benim en çok ilgimi çeken yazı Sezai Karakoç'un yer yer ince eleştirilerle ele alındığı "Eğik Ehramlar" adlı çalışmaydı. Hece Dergisinde yayımlandığını tahmin ettiğim Hüseyin Su'nun bu yazılarının bir kitap kapağı altında bir araya getirilmesi her şeye rağmen biz okurlar için bir kazanç olarak değerlendirilebilir.

Şarkılar / Hulki Aktunç

Şarkılar
Hulki Aktunç
1992

Hulki Aktunç kitaptaki şiirlerini "Şarkı" adını vererek numaralandırmış. Bu eserde uzunlu kısalı kırk tane şarkı var. Kitabın ilk sayfalarından itibaren beni içine çektiğini, derinlerine sürüklediğini belirtmem gerek. Şair Aktunç'un efsunlu bir dil oluşturmada usta olduğu hemen anlaşılıyor. Kitap bittiğinde okur zevki olarak dört dörtlük bir tatmin sağlamasa bile, dilsel giriftliğin çözümü açısından dönüp şiirlere tekrar bakma isteğini tetiklediği iddia edilebilir. İçerdiği temel izlekler daha belirgin ele alınsa Hulki Aktunç'un "Şarkılar"ı çok daha sarsıcı bir etki oluşturabilme potansiyeline sahipmiş. Ancak eser bu haliyle de şairin başka kitap çalışmalarını edinip okuyabilme arzusunu uyandırıyor.

13 Aralık 2014 Cumartesi

Kara Davut / Nizamettin Nazif

Kara Davut
Nizamettin Nazif
1929
 
Cumhuriyet devrinde, Osmanlı Tarihi hakkında yazılmış ilk roman olan "Kara Davut" ilk olması nedeniyle, içeriğinde birçok naiflik, yetersizlik, acemilik, komiklik, teknik eksiklik barındırıyor. Ancak tarihsel dönemi içinde değerlendirilirse, elbette bu saydığım olguların hepsi hoşgörüyle karşılanıp,  Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu'nun bu eserine sempatiyle yaklaşılabilir. Kara Davut karakteri, Cüneyt Arkın'ın filmlerinde canlandırdığı "Malkoçoğlu" karakterinin atası sayılabilecek mahiyette. Yazar Nizamettin Nazif, kitabının ikinci cildini "Büyük Türk Şairi Dostum Ahmet Haşim İçin" ibaresiyle, üçüncü cildini ise ""Büyük Şair ve Dahi Dostum Nazım Hikmet'e" ithafıyla yayınlamış. Kara Davut'u, mantık sınırını epeyce zorlayan kimi maceraları arasındaki muazzam kurgusal kopukluklara rağmen merakla okuduğumu söyleyeyim.

12 Aralık 2014 Cuma

Ada Şiirleri / Melisa Gürpınar

Ada Şiirleri
Melisa Gürpınar
2003

Melisa Gürpınar'ın 2003 yılında Can Yayınlarınca okura sunulmuş Ada Şiirleri, sessiz ve sakince akıp giden kısa dizelerin uyumlu birlikteliğinin güçlendirmesiyle ritmini bulmuş, hoş bir kitap. Zengin bir kelime armonisi yapıt boyunca okurun dimağına yumuşak imgelerini serpiyor. Ada Şiirleri, ada yaşamıyla koşut bir anlayışla, durağanlık ve yavaşlık ekseninde kendine kulvar açmış. Çarpıcı imgelerden, uzun ve parlak dizelerden, sarsıcı öneriler içeren şiirlerden hoşlanan okurların yeterince ilgisini çekmeyecek bir çalışma Ada Şiirleri. Ancak kendi içinde tutarlı, yüz on beş sayfalık uzun ve tek bir şiir gibi okunması mümkün, içerikteki isim verilmemiş ama numaralandırılmış bu elli üç şiir, lirik, kimi zaman pastoral ögelerin başatlığıyla, sakince ve dikkatle kendini okutuyor.

11 Aralık 2014 Perşembe

Yaban Gülü / Aytuğ Uslutekin

Yaban Gülü
Aytuğ Uslutekin
2014

Aytuğ Uslutekin'in "Yaban Gülü" adlı kitabı, yazarın hayatında iz bırakmış kitaplar, filmler, şarkılar hakkında kuşatıcı ve derinlikli yazıları içeriyor. İçtenlikli bir üslupla, karşılıklı konuşuyormuşçasına samimi bir anlatımın kitabın bütününün atmosferine sindiği rahatlıkla söylenebilir. "İris" filminden hareketle yazılan, duygusal çağrışımların cisimleştiği yazı epeyce sarsıcı. "İnci Küpeli Kız" filmi hakkındaki yazı da, okurlarda, bahsi geçen filmi hemen izleme isteğini tetikliyor. John Banville'in Deniz adlı eserinden hareketle kaleme alınan yazı, Uslutekin'in çocukluğuna tatlı bir yolculuk yapmasına vesile olarak nostalji penceresini aralamış. "Küçük Dev Adam" filminin esiniyle, insan gerçeği ve özgürlük üzerine hoş sözler okuyoruz. Şekerfuruş Mescidi yazısında ise, şehir gezisi esnasında meydana gelen ilginç bir keşfin izlerini sürmek mümkün. Kitabın adı olan "Yaban Gülü"nün, kitabın türü ve içeriği hususunda, okurlar için yeterince aydınlatıcı olmadığını da burada eklemem gerek. Sözün özüne gelirsek "Yaban Gülü" ile zengin bir kültürel donanımın izlerinin paylaşımının söz konusu olduğunu belirteyim.