12 Eylül 2015 Cumartesi

Haiku Yazar Salyangoz / Necati Albayrak

  Haiku Yazar Salyangoz
Necati Albayrak
2015
             Necati Albayrak'ın, Yasakmeyve Yayınları tarafından okurlara sunulan eseri "Haiku Yazan Salyangoz" ile, uçsuz bucaksız bir doğa sarmalına girip, inceliklerle örülü sözcüklerin zengin tinselliğini kavramak mümkün. Bu kitapta "suyun ıslığı"nı duymak, "seken sözcükler"i gözlemlemek, "derin karanlık"ı hissetmek, "simsiyah harfler"i okumak ve anlamlandırmak olanağı tüm yönleriyle ortaya konmuş. Bir istisna haricinde, eserdeki bütün şiir adlarının iki kelimeden oluştuğunu burada vurgulamam gerek.

            Haiku Yazan Salyangoz,  sadece durgun tabiat görüntülerinin oluşturduğu etkileşim sonucunda kıpırdayan imgelemle değil, devinden bir doğanın baş döndürücü kuşatıcılığı çerçevesinde şiirin tüm olanaklarını bünyesine katmak isteyen bir bilinçle kotarılmış. Şair Necati Albayrak'ın eseri birkaç okumada tüketilmesi mümkün olmayan bir izleksel derinliği ve anlamsal enginliği bünyesinde barındırıyor.

            Gözlemlediğim kadarıyla, kitabın en büyük handikabı, haiku tarzındaki şiirleri okumanın büyük bir dikkat ve özen gereksinmesi. Çünkü gözden kaçırılan tek bir sözcük, iki sayfalık bir şiirden alınacak tüm estetik lezzetin uçup gitmesine sebep olabiliyor. Albayrak'ın bu eserini bütünsel olarak  çok kıymetli bulsam da "Birinci Bölüm: Ustası Olsam"ı daha çarpıcı bulduğumu söylemek isterim. "İkinci Bölüm: Dedi Karasın" ise ilk bölüme göre farklılık arz eden biçimsel yapı ve tercihleriyle daha dar bir izleksel yapı çerçevesinin sınırlarını betimliyor.

            Kitapta okuduğum haikulardan, kendi seçtiklerimle oluşturduğum bir şiiri, bu vesileyle paylaşmak isterim.
 
KARANLIĞIN AÇLIĞI
 
matarasına
gözünden yaşlar döken
savaş suçlusu

sararmış yaprak
kaybolmazdı ırmağın
eski renginde

uyurken insan
biraz çocuk oluyor
biraz da ölüm

önce ateşi
ardından türküsünü
yakıyor çoban

vazoda gülün
gizlediği dikenler
suya batıyor

ustası olsam
içimdeki ölüyü
taşlara gömsem

yokuşu aşıp
daha güçlü akmaz mı
cılız dereler

tozlu yolları
birbirine bağlayan
çocuk sesleri

güftesi yitik
şarkılar mı söylüyor
sazlıkta rüzgar

üfledik söndü
karanlığın açlığı
bitecek sandık

kurşun kalemle
yaralanmış kağıtlar
veda mektubun

yüzüm üstüne
karartısı değişken
mezar taşları

Necati Albayrak
Haiku Yazar Salyangoz, 2015

The Poet - Şair / Ralph Waldo Emerson

The Poet / Şair
Ralph Waldo Emerson
2010

     İlk kez 1844 yılında "The Dial" dergisinde yayımlanan, Denemeler: İkinci Seri'de yer almış, Ralph Waldo Emerson'un kaleme aldığı "The Poet / Şair" adlı poetik deneme, Volkan Hacıoğlu tarafından Türkçeye başarılı bir şekilde çevrilmiş. Bu değerli eser Artshop Yayıncılık tarafından 2010 yılında okurlara sunulmuş. Kitapta, metnin İngilizce orijinal halini ve Türkçeye uyarlanmış halini bir arada görmek mümkün. Bu vesileyle yeterli düzeyde İngilizce bilen kişilerin, çeviriyi denetlemesi imkanının sağlandığı da söylenebilir.

     Kitapta, Emerson'un şairlere biçtiği genel misyon, şiirin toplumsal dönüşümde oynaması gereken rol, sanatın evrensel yansımalarının kökeni ele alınmış. Çoğunlukla uzun ve çetrefil ifade tarzının ön planda olduğu bu eser, şairlerin genel tavır ve davranışlarının, dahası alışkanlıklarının temel dinamiklerini keşfetme çabasını da çokça içeriyor.

     Evrensel estetik kuramların, sanatçı kişiliğinden yansıyan davranışsal tavırlarının temellendirilmesi ve özelde ise şairlerin, on dokuzuncu yüzyıl Amerika'sındaki sosyal ve ideolojik rollerinin kısa bir sınıflandırması olarak da okunabilecek bu kısa yapıtın, konuya ilgi duyan okurlara yeni düşünsel kapılar açacağından hiç kuşkum yok.

     Belki kitabın bütünsel etkisini tamamıyla yansıtmaktan uzak kalabilir ancak Emerson'un "Şair"inden tespit ettiğim bazı aforizmaları aktararak satırlarıma son vereyim:

 

R.W.EMERSON'DAN AFORİZMALAR

"Felsefede formlar doktrini yoktur."

"Bütün insanlar hakikati yaşadıkları için, anlatım gereksinimi duyarlar."

"Kişi kendisinin yalnızca yarısıdır, diğer yarısı ise ifadedir."

"Şair, güçlerin dengede olduğu kişidir."

"Sözcükler de eylemdir ve eylemler bir tür sözcüktür."

"Şair, sözcüdür, adlandırandır ve güzelliği temsil eder."

"Bütün estetik formlar karakterin bir sonucudur."

"Evren ruhun dışlaşmasıdır."

"Doğanın büyüleyiciliğinin etkisinde kalan herkes bir yere kadar şairdir."

"Her sözcük önceden bir şiirdi."

"Dil fosilleşmiş şiirdir."

"Başkalaşım bir kez göründüğünde durmadığını sezeriz."

"Her düşünce aynı zamanda bir hapishanedir."

"İmgelemin niteliği akmaktır, donmak değil."

"Gizemcilik, rastlantısal ve tekil bir simgeyi evrenselmiş gibi görme yanılgısı içerir."

"Kuşku duyma ey şair, ama ısrar et!"

Ralph Waldo Emerson / The Poet, 1844

9 Eylül 2015 Çarşamba

Duvarlarda Gözlerim Üşüyor / Volkan Hacıoğlu

Duvarlarda Gözlerim Üşüyor
Volkan Hacıoğlu
2006

            Volkan Hacıoğlu'nun ilk kitabı "Duvarlarda Gözlerim Üşüyor" seksen sayfadan oluşan, ilk sayfasından son sayfasına kadar okurun ilgi ve alakasını diri tutan bir çalışma. Kitabın içindeki şiirlerin bazılarında, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın şiirlerinden aşina olduğumuz, ani bir ışıyış, ince ve derin bir parlaklık, belirgin bir söyleyiş keskinliği, kendini hissettiriyor.

            Kitabın başındaki "Çocukken" adlı üründe, bu dediğim olgunun ilk örneğiyle karşılaşıyoruz. "Kara Sevda" şiirinde ise, ürpertici bir evrensel hissiyatın, saf ve yalın tanımını okumak bahtiyarlığına eriyoruz. "Sevi" şiirinde, imgesel bir fırtınanın karmaşasının sonunda berrak bir sonuca ulaşmak mümkün. "Uzaklardaki Tanrı" bu kitabın içinde en çok okuduğum ve üzerine en fazla düşündüğüm şiir olarak, ayrı bir şekilde konumlanıyor. "Onca" ve "Ondan Sonra" şiirleri, kısa ve yalın bir söyleyişle, içerdikleri tüm derinliği, ziyadesiyle hissettirmeyi başarmış, diye düşünüyorum. Bu saydığım ürünlerin yanı sıra, benim için ayrı bir anlamsal içerik barındıran "Yük" , "Yalnızlık Uzaklara Benzer" , "Anneannem" ,  "Sadaka" , "Çöp Yiyen Çocuklar" şiirlerinin de, burada en azından isimlerini ayrıca anmam gerektiği kanısındayım.

            Netice itibariyle söylersem, ben bir okur çerçevesi içinde, tutum olarak, her şiir kitabı sahibine "şair" dememeyi tercih ediyorum. Ancak "Duvarlarda Gözlerim Üşüyor"u okuyunca, Volkan Hacıoğlu için gönül rahatlığıyla, "hakiki bir şair" diyebilirim.   
  

SESSİZ EZGİ 

uzun bir kapıydı hüznü akşamların
kapanan kanatlarla azalırken mavilik
yollarda söylenen çocukluk şarkıları
ıssız su yüzeyinde başlayan uzaklık 

bazen olmazdı gece, olmazdı yıldızlar
hep orada yaşardı o sonsuz düşünce
mor rüzgarlara dönüşürken yalnızlık
duvarları yıkılmış bir denizdi gözyaşı

Volkan Hacıoğlu
Duvarlarda Gözlerim Üşüyor, sayfa: 14

7 Eylül 2015 Pazartesi

Batman'da Bir Cesur Yürek - Mela Quno Efsanesi / Sedat Sezgin

Batman'da Bir Cesur Yürek
"Mela Quno Efsanesi" 
Sedat Sezgin
2015

Sedat Sezgin'in "Batman'da Bir Cesur Yürek" adlı kitabı, toplumsal bilinçaltının temellerine inmeye çalışan bir roman. Töre, din ve sosyoloji kavramlarının, cinsiyet kodlarına sirayetini kurgusal planda irdelemeye çalışmış. Yazar Sezgin, bu temel amacına kavuşmak için de girift bir tarz ve soğuk bir üslubu tercih etmek yerine, akıcı bir dil ve anlatım anlayışını yeğlemiş. Bu eser vasıtasıyla edebiyatımızın anti kahramanlar galerisinde kendine has bir yer edinen Mela Quno, okuru kimi zaman tedirgin eden, yer yer gülümseten tavırlar sergiliyor. Romanda birbiri ardına geçen yan karakterlerin bazılarının da, renkli kişilikleri yönünden Quno'dan geri kalmadıklarını söyleyebiliriz. Kitap altmış dört bölümden oluşuyor. Bölümler arasında şeffaf bir geçişkenlik olduğunu öne sürebilir. Sayfalar normal sırasıyla okunabildiği gibi, bölümleri, yazar Sedat Sezgin'in tasnif ettiği sıralamayla okumamak da mümkün. Rastgele, bir baştan bir sondan bölümleri değerlendirmek, karışık olarak okumak da, zihinde, ayrı anlamsal katmanlar oluşturuyor. İki yüz kırk sayfalık romanda sekiz sayfa süren bölümler de var yarım sayfa süren bölümler de mevcut. Bu da eserin ritminin tekdüze şekilde seyretmesinin önüne geçmiş. Sedat Sezgin beşinci kitabı "Batman'da Bir Cesur Yürek" ile önceki kitaplarında ortaya koyduğu izleksel çerçevenin dışına çıkmadan, söylemini keskinleştirerek çalışmaya devam ediyor.

6 Eylül 2015 Pazar

Safranbolu'da Tek Deniz Feneri / Hüseyin Avni Cinozoğlu

Safranbolu'da Tek Deniz Feneri
Hüseyin Avni Cinozoğlu
2014

Hüseyin Avni Cinozoğlu'nun "Safranbolu'da Tek Deniz Feneri" adlı eserindeki şiirlerin çoğu okuyucunun yüreğine dokunan, samimiyet ve içtenliğini hemen hissettiren yapıda ürünlerin bir araya gelmesinden oluşmuş. Kitabın bütününe sinmiş saf lirizmden etkilenmemek kolay değil. Şair Cinozoğlu nostaljik ögelerin zihninde bıraktığı imajları farklı söz kalıplarıyla şiirlerine ustaca aktarmış. Özellikle İstanbul şehrini izlek edinen şiirlerinin duruluğu göze çarpıyor. Şairin yaşadığı mekan olan Safranbolu ise, sanki bir masal diyarından bahsetmenin asudeliği içinde ele alınmış. Kitaptaki şiirlerin çoğu, tekrar okumalarda farklı ve yeni anlamlandırmalara açık bir imgesel zenginliği barındırıyor dersek abartmış olmayız, diye düşünüyorum.