7 Aralık 2013 Cumartesi

Hakkâri Dedikleri / Selâhattin Şimşek

Hakkâri Dedikleri
Selâhattin Şimşek
1960

Roman gibi bir hayat yaşamış Selahattin Şimşek. Bu yaşadığı hayatın romanını da yazmış bir bakıma. Ama yarım kalmış yazık ki. Yazar bu kitabı yazarken Hakkari yollarında can vermiş, Zap suyu alıp götürmüş cesedini. 1950'li yılların sonlarında Güneydoğu Anadoluyu son derece güçlü ve çarpıcı şekilde tasvir eden nitelikli bir kalemle karşı karşıyayız. Köy Enstitüsü mezunu, idealist bir ilköğretim müfettişi olan Selahattin Şimşek'in, Hakkari'nin sarp coğrafyasında, kar kış demeden katır sırtında köy köy dolaşarak okulları teftiş etmesi, köylülerle ilgili keskin gözlemleri, hakikaten muazzam bir okuma serüveni vadediyor. 96 sayfalık kitabı bir solukta okuduğumu belirteyim. Yazarın anlamakta ve anlamlandırmakta güçlük çektiği köylülere karşı şefkatli ve samimi yaklaşımı etkileyici üslubuyla güzel bütünleşmiş. İncelikli ve son derece canlı betimlemeler, sanki bir film izler gibi, bahsedilen coğrafyayı  biz okurların gözlerinin önüne seriyor. Daha yazarlık hayatının başında, içindeki idealizmin ışığıyla, bir dağ köyüne katır sırtında tek başına yolculuk ederken ölüme yürüyen bu değerli yazarımızı geç de olsa tanımaktan ben memnun oldum doğrusu. O dönemin kendi tarihselliği içindeki sefalet ve cehaletini, çarpıcı bir gerçekçilik merceğinde okumak beni epeyce sarstı. İyi edebiyat nihayetinde er geç okurunu buluyor. Yaklaşık 55 yıl önce kaleme alınmış ve unutuluşun sarmalında yitip gitmiş bir yazarı ve kitabını, sahafın tozlu raflarında bulup okuduktan sonra sararmış sayfaların rutubetli kokusunu derin derin içime çektim ve "Edebiyat güzel şey..." diye söylendim kendi kendime...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder