18 Ocak 2015 Pazar

Yüz Yüze Batman / Arif Arslan

Yüz Yüze Batman
Arif Arslan
2014
 
 
Genç Bir Şehrin Benzersiz Öyküsü:
Anılardaki Batman
 
     Deneyimli gazeteci yazar Arif Arslan, zor bir işi kendine görev edinerek, Batman şehrinin ayrıntılı bir sözlü tarih çalışmasını ortaya koymuş. Batman tarihinin canlı tanığı yüze yakın kişiyle, yüz yüze yapılan görüşmeler, kitabın omurgasını ve tarihsel arka planını oluşturuyor.

     1949 yılındaki 14 haneli küçücük İluh nahiyesinin, 65 yıl gibi yerleşim birimleri için çok az sayılabilecek bir zaman diliminde, yarım milyonluk nüfusa yaklaşan modern Batman şehrine dönüşmesi, son derece çarpıcı olayların nostaljik fonunda kitaplaşmış. Batman'ın bu benzersiz değişim ve gelişim macerasının baş aktörü olan "kara altın: petrol"ün bulunması, bu endüstrinin Batman'ın sektörel konumundaki mutlak belirleyiciliği, meydana gelen bu durumun halkın sosyal ve ekonomik yapısına olumlu ve olumsuz yansımaları, somut olayların berraklığında, tüm yönleriyle yazıya geçirilerek, belgelenmiş.

     "Yüz Yüze Batman"ı okurken, Arif Arslan'ın görüştüğü tarihin tanığı bu kişilerle, sanki ben de bir arada bulunmuş, bu samimi muhabbete ortak olmuş hissiyatını taşıdım. Bunda kitabın üslubundaki duruluğun ve akıcılığın önemli bir etken olduğu kanısındayım. Ayrıca buna kitabın içeriğindeki olayların sürükleyici yapısı da eklenince, ortaya bir solukta, heyecanla okunan keyifli bir yapıt çıkmış.

     Arif Arslan'ın "Yüz Yüze Batman"ını sadece bir yerel tarih çalışması kategorisine koyup, kısıtlamak yanlış olur. Çünkü kitap boyunca karşımıza çıkan figürlerin çoğu, son yarım yüzyılın Türkiye'sinin oluşumunda önemli roller oynayan tarihsel kişilerden oluşuyor. Batman'ın şekillenmesinde uzun vadeli etkileri olmuş yöredeki saygın kişilerin yanı sıra, Raman Dağına uğrayarak, oradan gelip geçmiş cumhurbaşkanları, başbakanlar, sanayiciler, sanatçılar ve onların birbirinden ilginç anekdotları, zihinsel açıdan zenginleştirici bir okumaya kapı aralıyor.

     Kitabın önemli bir artısı da, içeriğinde, son derece başarılı ve ilginç görsel ögeleri barındırması. Bahsedilen dönemlerin daha net tahayyül edilmesini sağlayan, birbirinden güzel siyah beyaz fotoğraflar eseri epeyce zenginleştirmiş. Ancak fotoğrafların boyutunun genellikle küçük olması bu görselliği bir nebze zayıflatmış. Keşke fotoğraflar kitapta tam sayfa olarak, daha büyük yer alsaydı, diye hayıflandığımı söyleyebilirim.

     "Yüz Yüze Batman" gibi önemli tarihsel değer taşıması kuvvetle muhtemel bir eserin, sonunda, isim bibliyografyasının bulunmaması da gözüme çarptı. Bu eksiklik, araştırmacıların ve özenli okurların eserden verimli faydalanmasını nispeten zorlaştırabilir.

     Netice itibariyle, Batman'ın yerel tarihi konusunda önemli bir eksikliği gideren, bu alanda yeni çalışmalar yapılmasına öncülük edebilecek bir eser yazmış Arif Arslan. Bu tür çalışmaların benzerlerinde rastladığımız, ilgililerin okumasını ve faydalanmasını zorlaştırıcı "akademik üslup kuruluğu"nun fersah fersah uzağında bir dil kullanılmış. Hem keyifli hem de bilgilendirici bir eser okumak isteyenlerin kesinlikle ıskalamaması gereken bir kitap "Yüz Yüze Batman"

17 Ocak 2015 Cumartesi

Büyülü Bir Yay Çalışması / Koray Feyiz

Büyülü Bir Yay Çalışması
Koray Feyiz
2015

Koray Feyiz'in "Büyülü Bir Yay Çalışması"nı bitirdiğimde ilk aklıma gelen tanımlama, metalik tatlar barındıran, siber teknolojinin getirdiği sonsuz olanakların kısıtlanmışlığını ifade eden silikon şiirler okuduğum şeklindeydi. "Partikül" gibi irkiltici şiirler içerdikleri zengin imgeselliğin neon ışıklarını fütursuzca yansıtıyordu. Bunun yanı sıra, eklemem yerinde olur ki "Sana Söylemek İstiyorum" gibi son derece sakin ve dingin şiirler de yer yer "Büyülü Bir Yay Çalışması"nda kendini gösteriyor. Ayrıca "Jaguar" gibi kelimenin gerçek anlamıyla 'şaşırtıcı' ürünlerin, bu okuma edimine ivme kazandırdığı kanısındayım. "Beethoven'in Keman" ise, bir şiirde sık rastlanmayan bir akıcılığı, dahası sürükleyiciliği içeriğinde yoğunlukla barındırmış doğrusu. Eğer bu kitaptan, benim bilinç geleceğime bir şiir kalacaksa -ki büyük olasılıkla kalacağını sanıyorum- bu şiir, kendimin de bilmediği nedenlerle "Soğuk" olacaktır.

SOĞUK

(...)

Ama senin gözünde veda kutsal
Bir parıltı istemesen de parıldayacak
Babamın takma dişleri, parşömen yaprak
Sarıl o yaprağa, ortasında ahşap bir kapı
Belleğim başka bir ölüm ilanı

Bir yıldız her zaman soğuk olmalı
Bugün ve geçmişte.

KORAY FEYİZ
"Büyülü Bir Yay Çalışması" Sayfa: 70

1 Ocak 2015 Perşembe

Canevimde Mor Isırgan / Hatun Birsen Başaran

Canevimde Mor Isırgan
Hatun Birsen Başaran
1999

Değerli şair Mehmet Başaran'ın eşi emekli öğretmen Hatun Birsen Başaran'ın kanser hastalığı sürecinde tuttuğu günlükler vefatının ardından kitaplaşmış. Hayatı çok seven bir insanın adım adım ölüme gidiş sürecini anlattığı ürpertici bir kitap bu. Hastalığından kurtulma şansının çok az olduğunun bilincinde bir insanın umuda tutunma mücadelesi. Genelde kanser hastalığını yenen kişilerin yazdığı günlüklerini okuruz. Hastalığına karşı amansız mücadelesinde kaybetmiş birinin yazdıklarını okumak epeyce burukluk oluşturuyor. Yazarın hayatının içindeki ayrıntılara da kitap boyunca bir miktar vakıf olduğumuzdan, vakanın trajik yönü ağır basıyor. İçtenlikli bir kitap, yalın bir acının cisimleşmesi "Canevimde Mor Isırgan"

Kalbden Akisler / Mesud Kacaralp

Kalbden Akisler
Mesud Kacaralp
1965

1909 İstanbul Üsküdar doğumlu Mesud Kacaralp'in 1965 yılında yayımladığı kitabı "Kalbden Akisler"i nostaljik duygular içinde okudum. Şair 1930 ve 1965 yılları arasındaki otuz beş senede kaleme aldığı ürünlerini bir araya getirmiş bu kitapta. Genelde Türk Sanat Müziği güftesi oluşturma amacıyla yazılmış nazım parçalarına rastlıyoruz. Ayrıca sanatçının yakın çevresi için ürettiği eski dilde kaleme alınmış akroştişler de mevcut. Mesud Kacaralp'in klasik şiirimiz hususunda önemli bilgi ve tecrübeye sahip olduğunu belirtmek gerek. Kitabın son on sayfasında da aforizma tarzında kaleme alınmış bazı parçalar var. Ama 1965 yılında yazılmış bu kitaptan yarım yüzyıl sonrasına yani 2015'e iz bırakacak pek bir şey kalabildiğini söylemek zor. Şair Kacaralp, bu dediklerimi sanki önceden hissetmiş gibi Kalbden Akisler'in kapağının arka sayfasında şöyle demiş:

Resmim bile baktıkça gülümser bana eyvah!
Razıyım olaydım şu resimcik gibi billah...

Mesud Kacaralp - 19.05.1940