30 Mart 2017 Perşembe

Şahların Savaşı / Ömer Faruk İspir

Şahların Savaşı
Ömer Faruk İspir
2017 / Tarihi Roman

YENİ TEZLER SUNAN,
 HEYECANLI BİR ROMAN:
ŞAHLARIN SAVAŞI

     Ömer Faruk İspir, "Hankâh - Balık Tapınağının Azizleri" romanıyla, bir yazar olarak adını belirginleştirmiş ve rüşdünü ispatlamış bir isim. Son derece heyecanlı bir kurguya sahip ve kendini ilgiyle okutan Hankâh'ın ardından, bir yıl sonra "Şahların Savaşı" ile kitapseverleri selamlıyor.

     Şahların Savaşı için söylenmesi gereken ilk söz, farklı bir tarih okumasına izin veren, zihin açan ve okurlara yeni tezler sunan bir roman olduğudur. Yeterince ön planda değerlendirilmeyen, ama son derece ilginç ve değerli kişiliğiyle Osmanlı İmparatorluğu için önemli bir şahsiyet olan, padişah III. Selim'in karakteri üzerinde yapılan derinlemesine analiz çerçevesinde, romanın genel dokusu oluşturulmuş.

    Kişilik analizlerinin ve psikolojik çözümlemelerin başarısından söz edip de, olay örgüsünün heyecanından bahsetmezsek, Şahların Savaşı romanına haksızlık etmiş oluruz. Dönemin İngiliz siyasetini yöneten kişilerin, Osmanlı Devletine karşı oluşturduğu entrikaları ve yaptıkları iki yüzlülükleri okuyunca şaşkınlık yaşamamak mümkün değil.

     Yazarımız Ömer Faruk İspir'in dili çok akıcı ve sürükleyici bir karakteristik taşıyor. Betimlemeleri de çok başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Bir eleştiri yapmak gerekecekse, kitabın sayfa düzenini gündeme getirmek gerekiyor. Kitaptaki bölümlerin yeterince belirgin ayrılmaması, belki sayfa tasarrufu yapmak açısından fayda sağlamış olabilir. Ancak okuma keyfini azaltan bir yön taşıdığını da bu vesileyle belirtmek isterim. Eserde, değişik kişilerden yapılan farklı alıntıların, şiir parçalarının, aforizmaların, kitabın atmosferini zenginleştiren bir özellik yansıttığını da ayrıca ekleyeyim.

     Şahların Savaşı romanının temposu, kitabın başlarında dingin ve dengeli seyrediyor. Sonrasında, finale yaklaştıkça heyecan dozunun belirgin düzeyde arttığı dikkati çekiyor. Gizemsel unsurların kitaba aktarılma dozunun yerinde olduğu, esere farklı bir çeşni kattığı da yazarın başarı hanesine ayrıca eklenebilir.

     Netice itibariyle, genç yazar İspir'in sonraki eserlerini merak ettirici düzeyde yetenekli bir sanatçı olduğu ortada. Kurgusal metinlerdeki tarihsel gerçeklik düzeyini iyi belirlediği de, üzerinde tartışılmayacak derecede açık bir gerçek.

     Son söz olarak, dramatize edilmiş tarihi ve heyecanlı aksiyonu bir arada okumak isteyen kitapseverlerin "Şahların Savaşı" romanına kayıtsız kalmamalarını önereceğim.

      




17 Mart 2017 Cuma

Seçme Şiirler / Ali Çapan

Seçme Şiirler
Ali Çapan
2017

     Şair Ali Çapan, kitabının başında, şiir serüvenini özetleyerek, okurlara kısa bir bilgi sunmakla iyi etmiş. Yalnız, şiirlerinin altına, hangi yıl yazıldığını ve hangi kitabından alındığını ekleyebilseydi iyi olurdu. Şairin kırk yılı aşkın olan şiir hayatını, daha net gözlemlememiz mümkün olurdu.

     Kitaptan, beni etkileyen ilk şiir "Sen İstanbul'sun Şimdi" oldu. Yakın zamanda çıkan popüler bir şarkının da, bu şiirler aynı adı taşımasına şaşırdım.  "Aç Ekin" de sarsıcı bir şiirsel tını taşıyordu. Yer yer F.H.Dağlarca  sesi hissedilen bir üründü. 

     "Memleket Türküsü" şiirinde ise şehrin dokusunu dramatize eden bir üslubun şekillendiği söylenebilir. "Segah Faslı" şiirinde, şair etkili bir söylemle, vurucu bir etki oluşturmayı başarmış. "Sonbahar Faslı"nda ise şairin en çok kullandığı tema olan 'Hüzün' adeta ete kemiğe bürünmüşcesine somut olarak duyumsatıyor kendini. "Şiir Atının Yelesinde Yel Eğleşmez" farklı bir söylemi yansıtan bir anlayışla kaleme alınmış ve başarılı da olmuş.

     Ali Çapan'ın "Seçme Şiirler"inin çoğunda anlatımcı bir çizgi hüküm sürüyor. Yer yer dozunda bir imgesellik de ihmal edilmemiş. Genel itibariyle, doğanın içindeki görünümlerden hız alan bir şiirsel anlayış yansıtıyor Ali Çapan. Kendisini ilgiyle okuttuğu da yadsınamaz.